Etimesgut Evde Masaj Hizmeti – Masör Ece
Etimesgut Evde Masaj Hizmeti – Masör Ece
Etimesgut Evde Masaj aklımızın alabildiÄŸi oranda özgür, fakat çaresiziz… Geri kalanlar için, iktidar isteÄŸi, fiil ve yaÅŸam faydasız ve gereksiz ideolojilerden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir, iktidar isteÄŸi diye bir ÅŸey yoktur. Her ÅŸey fazlasıyla güçsüzdür. Her ÅŸey kendi ölümünün, kendi yokluÄŸunun tohumlarını içinde taşır. Her ÅŸeyin ötesinde, maceraya, ÅŸu demek oluyor ki vaka ve koÅŸulların rastlantısal fakat kaçınılmaz halde birbirini izleyeceÄŸine körü körüne inanmak kuruntudur. Bu anlamda, “maceraperest, ” mutlak hareket özgürlüğüne sahip bulunduÄŸunu sanan önemsiz bir gerekircidir (determinist’tir). Sartre, kendi kuÅŸağını bir öncekiyle karşılaÅŸtırarak, “hepimiz daha mutsuzuz, ama bizleri tanımak daha güzel, ” diye tamamlıyordu sözlerini. Bu son cümle beni güldürmüştü.
Etimesgut Evde Masaj Sartre’la konuÅŸtukça, Sartre’ın “olurluluk kuramı” dediÄŸi ÅŸeyin ne denli kapsamlı bir anlamı olduÄŸunu, varlık, varoluÅŸ, gereklilik ve özgürlük konusundaki tüm fikirlerinin tohumunu içerdiÄŸini fark etmeye baÅŸladım. Günün birinde, Sartre’ın birinci derecede önemli bir felsefe eserı yazacağının somut kanıtıydı bu görüşleri.
Ama, Sartre, iÅŸin kolayına kaçmıyor, aksine kendi kendine güçlükler çıkarıyordu. Çünkü, onun niyeti, geleneksel kalıplar içinde bir kuramsal eser meydana getirmek deÄŸildi. Sartre, Spinoza’yı sevmiÅŸ olduÄŸi kadar Stendhal’i de seviyor ve felsefeyi edebiyattan ayrı düşünmeyi kabul etmiyordu. Onun gaslınde, Olurluluk, hiç de soyut bir kavram deÄŸil; gerçek yaÅŸamın gerçek bir boyutuydu, insan yüreÄŸinin, İnsan’da ve çevresindeki dünyada uÄŸradığı o gizli saklı “düş kırıklığını, ” o “istenildiÄŸi, gerektiÄŸi gibi olamayışın” getirmiÅŸ olduÄŸu burukluÄŸu su yüzüne çıkarmak için sanatın tüm kaynaklarım kullanmak gerekebilirdi.
Etimesgut Evde Masaj
Etimesgut Evde Masaj böylesi bir iÅŸe kalkışmak, büyük yürek isteyen bir çEtimesgutlık olarak niteleniyordu. Sartre’ın, hareket noktası olarak herhangi bir mevcut düşünce kalıbından veya bir örnek modelden yararlanması olanaksızdı. Sartre’m düşünceleri, olgun, geliÅŸmiÅŸ nitelikleriyle beni etkilediÄŸi için, bu düşünceleri dile getirmiÅŸ olduÄŸu yazılarının ağırlığı büsbütün canımı sıkıyordu. Sartre, kafasındaki hakikatleri, olanca özgürlüğüyle aktarmak istediÄŸi için efsanelere sığınıyordu: Ermeni Er’de Tanrılardan ve Titanlardan söz etmiÅŸti. Eskiye baÄŸlanan bu mekanizmanın yaptığı etki, Sartre’m ortaya sürdüğü kuramların kesin ve çarpıcı etkisini büyük ölçüde yıpratıyordu. Sartre da bunun farkındaydı, ama üzerinde uzun boylu durmuyordu.
Üstelik ne olursa olsun, kısa sürede elde edeceği başarının, geleceğe güvenle bakması için yeterli olmadığını biliyordu. Ne yapmak istediğinin bilincindeydi ve bunları gerçekleştirmek için de önünde dev gibi bir yaşam uzanıyordu. Önünde sonunda, isteklerini istediği şekilde başaracaktı. Bundan bir an bile kuşku duymadım. Onun canlılığı ve iyi niyeti, her giriştiği işi sona erdirmesine yeterliydi. Kendine olan güveni, öylesine sarsılmaz bir kesinlıktan doğuyordu ki, şu veya bu biçimde, günün birinde kesinlikle meyvesini verecekti. Ömrümde ilk defa, kendimi zekâ ve kültür yönünden birinden aşağı buluyordum.
Benden çok daha yaÅŸlı olan Garric ve Nodier, vakitında beni etkilemiÅŸlerdi. Fakat onların üzerindeki etkisi uzaktan ve belirsiz olmuÅŸ ve onları kiÅŸi olarak tartıp deÄŸerlendirme olanağını bulamamıştım. Günlerce sabahtan akÅŸfakat dek Sartre’ın karşısında oturup mevzuÅŸuyorduk ve mevzuÅŸmalarımızda Sartre’ın düzeyine eriÅŸmediÄŸim açıkça ortadaydı. Bir sabah Luxembourg Parkı’ndaydık. Medici çEtimesgutsinin yakınlarında dolaşırken, Sartre’a, sevmiÅŸ olduÄŸim fakat benzemek istemediÄŸim kiEtimesgutri uzlaÅŸtırıp baÄŸdaÅŸtıran çokçu terbiye görüşümü anlattım.
Son yorumlar